Onun üzülmesine daha fazla dayanamazdı.. Gücünü toparladı, doğruldu ve kızının kulağına yavaşça fısıldadı.. "Ehl-i Beytimden bana ilk kavuşacak olan sensin.."

Hazreti Fatıma o zaman 25 yaşındaydı. 25 yaşında bir genç kadın.

6 ay daha yaşadı.. 6 ay boyunca, düğününe hazırlanan bir gelin gibi, ölümüne hazırlandığı geçmekte kaynaklarda. Bir gelin gibi.. Sevdiğine kavuşacağı anın heyecanıyla bekleyerek.. Dünyanın en yakışıklı, en yiğit insanının eşi iken hem de.. Dünyanın en güzel çocuklarının annesi iken..

Bir kez daha yazmaya çalışmıştım önceden.. İfadeye de gelmiyor ama.. Bir kere daha yazmak istedim.. "Son yazı" olarak yakışır bu bloga..
Atların oluşturduğu toz bulutu uzaktan gözüktüğünde, son gücünü de harcayıp ağının kalan kısmını tamamlamaya çalışıyordu örümcek. Son gücü.. Hayır, gücü hiç kalmamıştı aslında. Zaten ne gücü olabilirdi ki küçücük bir örümceğin.. Ama.. Hiç düşünmüyordu bunları. Ne olursa olsun bu ağ bitmeliydi.

Ne olursa olsun, korumalıydı sevdiğini örümcek. Halbuki, Sevr mağarasında beklemekte olan melek ordusu, "O"nun için dünyayı yerle bir ederlerdi.. Bir örümceğin alelacele yapılmış ağına mı ihtiyaç vardı..
...

Örümcek ağını bitirdiğinde, yorgunluktan bayılmak üzereydi. Çok yakınında yuva kurmuş olan güvercinleri farketmesi ona biraz güç verdi. Hatta, göz göze geldi birisiyle. Gülümsedi..

İçeride bir melek ordusu beklemekteydi aslında.

Yine de dışarıda bir tane örümcek.. Ölümüne ağını örmekte.

MusaEroğlu&SeldaBağcan-YürüyorumDikenlerinÜstünde.mp3
Mardin. El yapımı sabun satan bir dükkan. Gönül dostlarım, yolculuk arkadaşlarım, nadide bir eser ile ilgilenmekte dükkanda. Yunanlı bir turist bayan :). Benimse gözlerim bir başka güzel kadına takılmış. Duvarda. Bir "Şahmaran" tablosu.. Mardin'lilerin, Tarsus'luların ortak sevgilisi.. "Yılan vücutlu", güzel yüzlü bir kadın.. Yılanların şahı.

Bir erkeğin, düşmüş olduğu kuyuda, yılanların arasında yaşamasını sağlayan, sonra onu tekrar evine gönderen, karşılık olarak da, yerinin ihbar edilmesi sonucunda öldürülen Şahmaran.. Öldürülürken bile, kendisine ihanet eden erkeği koruyan bir kadın.. Hikayesi bulunabilir her yerde.

Hikayesi bulunur da, düşülmüş olunan dünya kuyusunda, sıkıntıların, zorlukların arasında, erkeğinin yaşamasını sağlayan, onun canını kendi canından daha değerli sayan kadın bulundu mu, ona ihanet edilmemeli, o öldürülmemeli..

Gün bitti, Yunanlı turist oteline yerleşti, Şahmaran tablosu benim bavuluma.. Kadınların vücutlarına göre değil de, gönüllerine göre değerlendirilmesi gerektiği de bir kez daha aklıma..

NazanÖncel-KunduramSandukamZembilim.mp3
1867'de doğmuş İspanyol besteci. Albeniz'le birlikte piyano çalmışlığı vardır. Lakin "Mutluluk Arayanlar"da yer alması için çok daha önemli bir neden söz konusu..

1916 yılında, Amerika'da verdiği konserin ardından, dönüş yaptığı geminin bombalanması sonrası bir kurtarma botunda iken, eşi "Amparo"yu bulmak ümidiyle atlamış olduğu sularda hayata veda edecektir Enrique..

O zaman, denizdeki son dakikalarını ve mutlaka eşine kavuşmuş olduğunu düşünerek iki bestesini de dinleyelim.. Evet, yaşayan en ünlü klasik gitaristlerden biri olan Julian Bream tarafından yorumlanmış. Klasik gitara devam..

Granados-DanzaEspanolaNo.5.mp3
Granados-DanzaEspanolaNo.4.mp3
Klasik gitar denilince ilk akla gelen herhalde bu arkadaşın "Asturias" adlı eseri.. 1800'lü yıllarda yaşamış, bildiğim kadarıyla eserlerini piyano için bestelemiş bir İspanyol.. "Endülüs" merakımın beni sürüklediği hayranlık uyandıran bir liman. Bestelerinin gitar yorumları oldukça tutulmakta. Ben özellikle "Sevilla"yı tavsiye ederim. Jason Vieaux yorumlamış.

Albeniz-Sevilla.mp3
Albeniz-Granada.mp3
Albeniz-RumoresDeLaCaleta.mp3
Türkiye'yi seven, eşi Türk olan, yazlarını Bodrum'da geçiren bir İtalyan bestekar Domeniconi. Zaten kendisiyle sohbet etmiş, birlikte bir şeyler yemiş, bolca içmiş olan benim bile tanıdıklarım olduğuna göre lafı uzatmanın da gereği yok. Gönül kendi gitarından eserler olmasını isterdi linklerde.. Ama uğraşamadım, bulamadım.. Sizlere ünlü bestesi "Koyunbaba" suitinin bir ve dört numaralı kısımlarını sunuyorum.. Alexei Belousov çalmış..

Domeniconi-KoyunbabaSuitePartI.mp3
Domeniconi-KoyunbabaSuitePartIV.mp3
Uzaklardadırlar hep. Uzak... Ulaşamazsınız, hasret çekersiniz, acı çekersiniz, içiniz yırtılır, parçalanır, kanar.. Fayda yok. Sevdiğiniz uzaktadır..

Ona ulaşmanın da yolu kalmamıştır artık. Gerçek dünyanın sözcükleri ona ulaşamayacaktır bir daha. Ama.. "Türkü" dünyasının göçmen kuşları, sevgiliye en güzel duygularımızı ulaştırmaktadırlar aslında her daim.. Göçmen kuşlar. Hüznün, hasretin, özlemin taşıyıcıları. "Telli turnam selam götür sevgilimin diyarına.."

Turna kuşu.. Sevdiğine bağlılığıyla tanınan, sevdiğini kaybettiğinde kendi hayatına da son veren bir sıradışı varlık. Sevdiğiyle birlikteyken yükseklerin hakimi, sevdiği artık yoksa, en son birlikte oldukları yerlerde ölüm oruçlusu..

Evet, turna kuşu mutlaka gider sevdiğinize.. Türkülerde mi gider, türkülerle mi gider, bilinmez. Sevgilinin etrafında "Semah"ını yapar, sonra ona olan sevginizi öyle bir haykırır ki, yer gök inler.. "Hazreti Şah'ın âvâzı, turna derler bir kuştadır.."

Ama.. Yine de.. Duyan oluyor mudur, o da bilinmez...

MusaEroğlu-TelliTurnam.mp3
MehmetErenler-BirÇiftTurnaGördüm.mp3
YavuzBingöl-Turnalar.mp3
Muslihuddin adında bir çocuk var zamanın bir yerinde.. Devrinin ünlü eğitmenlerinden Sümbül Sinan Efendi'ye gidip gelmekte.. Sümbül Efendi'nin çok sayıda saygın öğrencisi arasında bir tıfıl oğlan bizim Muslihuddin. Gel zaman git zaman, Sümbül Efendi vefatına yakın öğrencilerine, yerine bırakacağı kişiyi seçmek istediğini söyler.

- "Eğer yaratıcı siz olsaydınız.. Ne yapardınız.."

Seçim sorusu.. Kimisi kötülükleri yok eder.. Kimisi fakirlikleri.. Kimisi yemyeşil yapar dünyayı. Kimisi herkesi Müslüman..

Muslihuddin başını bile kaldıramaz böylesi bir soruya muhatap kaldığı için.. Yavaşça, "Bu alem öyle güzel bir düzen içindedir ki, bir şey ilave etmek veya eksiltmek düşünülemez" der..

Halen de öyledir. Ve, halen de bizler, Sümbül Efendi'nin temiz nesilleri, iyi öğrencileri olarak bir şeyleri değiştirmek isteriz..

Belki bir iki kişi.. Bir iki tıfıl oğlan aramızdan.. Her şeyi olduğu gibi kabul eder.. Rıza gösterir de.. Her şeyi "merkezine" koyar da.. "Merkez Efendi" adını alır zaman içinde..
"Ey Edebali, artık susmak bize !"

AhmetAslan-SusarakÖzlüyorum.mp3
Güvercinin boynunda bir zarif halka.. Doğanın cilvelerinden biri.. Boynuna geçmiş, bir ömür boyu çıkmayacak bir gerdanlık verilmiş güvercine. Klasik İslam edebiyatının sevdiği sembollerden.. "Güvercin gerdanlığı". Boynunda aşk halkası ile, köle doğmuş ve azat kabul etmeyecek olan güvercin.. Evet.. Bunları önemseyen, dert edinen bir kültürümüz varmış eskiden..

Güvercinde aşk gerdanlığı... Sevdiğine taktığın bir kolye...

Yani.. "Ömür boyu yalnızca benim ol".

Zaman geçti, kültür uçtu..

Gerçi, güvercin kaldı ama.. Biz aşkı güvercinden öğrenemedik..

YücelArzen-KimselerBilmez.mp3
"Ladino" deyince bu çocukların da bir şarkılarını hatırlatmadan geçemedim.. İngiliz bir pop grup aslında.. Grup adı İbranice ama grup üyelerinin etnik kökenini pek araştıramadım. Bir de bana ne canım annesi Yahudi miymiş, Ermeni miymiş :). Neyse, fazla da uzatmayayım. Bir tek "Ladino Song" şarkılarının rapidshare linkini veriyorum. Bir dönem ard arda defalarca dinlemişliğim vardı.. Bilmeyen varsa indirsin, teşekkür etsin :).

OiVaVoi-LadinoSong.mp3
Sevgili okuyucu, Suriye sınırımızdaki verimli arazilerin İsrail'e verilmesi ısrarının sonuca ulaşma şansı azalınca, "Mutluluk Arayanlar" İsraillilere de kapılarını açmaya karar verdi.. Üzülmesinler, buraya gelsinler, Mor Karbasi gelsin, Yasmin Levy gelsin, Hadara Levin gelsin.. Dinleyelim onları.. Bir yandan da "Ladino" nasıl bir dilmiş, kimler konuşurmuş araştıralım..

Evet, gerçekten mükemmel bir ses sırada, Mor Karbasi.

MorKarbasi-Judia.mp3
MorKarbasi-Roza.mp3
Artık Radio Tarifa olmasa da, solistleri müzik yolculuğuna devam etmekte.. Benjamin Escoriza çok da yabancı olduğumuz bir isim değil.. Şevval Sam'ın "İstanbul's Secrets" albümünde "Ben Seni Sevduğumi" parçasına eşlik etmiş, geçen yaz da Çeşme'nin konukları arasında yer almıştı. Neyse, sadece meraklıları için, "Alevanta" albümünden iki parça..

BenjaminEscoriza-ElRaton.mp3
BenjaminEscoriza-ElCebolllon.mp3
Tarifa.. İspanya'nın en alt noktasında bir küçük kasaba. "Radio Tarifa". Adını bu kasabadan almış, o toprakların iklimini, endülüs iklimini yaşatmış bir grup. Etnik müzik arayışımın başlangıcı...

Tarifa. Afrika sahillerine 14 kilometrelik bir mesafe. Radio Tarifa, 14 yıllık bir yolculuk. Ve, her güzel şey gibi artık yok..

Evet, şimdi gözlerimizi kapatalım ve "Sin Palabras" dinleyelim..

RadioTarifa-SinPalabras.mp3
RadioTarifa-Manana.mp3
RadioTarifa-ElQuinto.mp3
RadioTarifa-Osu.mp3
RadioTarifa-LammaBada.mp3
Urfa. Sabah namazına yakın bir vakit.. Halil-ür Rahman Gölü -Balıklı Göl- çevresinde benden başka kimse yok. "Huzur" kelimesinin vücut bulduğu bir mekan burası... Sessizliği bozmamaya gayret ederek "Ayn Zeliha" gölüne yaklaşıyorum.

İki göl yan yana.. Tarih, Zeliha'nın adını pek de anmamış. Zeliha. Nemrut'un kızı.. Ayn Zeliha. Zeliha'nın gözyaşları. Zeliha'nın, İbrahim Aleyhisselam için döktüğü gözyaşlarıyla bu gölün oluştuğunu gündüz dinlemişiz..

Vakit ise gece.. Hafif bir serinlik yüzümü yalayıp geçmekte. Huzur, esenlik bu olsa gerek. Kendimi bu göl ile ilgili var olan diğer bir rivayete yakın hissediyorum birden.. Zeliha, sevdiği ile aynı anda alevlere bırakmış olmalı vücudunu. Ve o anda, zamanın durduğu anda gelen "Ey ateş, İbrahim'e karşı serin ol, esenlik ol" nidasına o da muhatap olmuş olmalı..

Sabah ezanı okunuyor.. Dünya canlanmadan son güzel dakikalarım. Tarih, Zeliha'nın adını pek zikretmemiş. Fakat, Balıklı Göl'ün sakinlerinin sürekli "Zeliha" diye zikrettiğini hayal ediyorum o dakikalarda.

Evet... Şüphesiz ki, kendisini aşk ateşine atan için de, o ateş, serin ve esenlik olur..

KazancıBedih-NemrudunKızı.mp3
Takati kalmamıştı ayaklarının.. Biraz daha dayanmaları için adeta onlara yalvarıyordu. Bir yandan da gökyüzünü kaplayan yoğun duman altında, alevlere doğru yol almaya çalışıyordu.. Yetişemeyecekti.. Yanaklarından süzülen yaşlar, taşımakta olduğu bir damla suya karışmaktaydı.. İbrahim Aleyhisselam, fırlatılmış olduğu alevlere doğru an be an yaklaşmaktayken o, zamanında yetişemeyecekti. Bir damla su ile birlikte kendini de atmayı planladığı ateş, karıncaya bir ömür mesafedeydi...

Bin ömrü olsa.. Tekrar tekrar doğsa.. Tekrar tekrar atardı kendini sevdiğinin ateşine.. Ve, sahne kapandı orada..

Sonradan karıncaya ne olduğuna dair bir bilgi maalesef menkıbelerde yok.. Şüphe yok ki, karınca sevgilisinin ateşini söndüremeyecekti.

Ama o ateş, karıncanın varlığını yok edecek ve geriye sadece, sevdiğinin bundan hiç bir zaman haberdar olamayacak olmasının teessürü kalacaktı. Hiç bir zaman, bilinmesini sağlayabilecek kadar yaklaşamayacak olmasının kahrı...
Yerdeydi.. Düşmüştü sonunda. Sürekli kirli kana maruz kalmaktan maddi, manevi ağırlaşmıştı.. Ve tutunamamıştı.. Düşmüştü sırtından sevdiğinin. Ama.. Son anlarını da onu düşünerek geçirecekti inadına. İlk gördüğü anı.. Teninin tenine değdiği anı.. Evet, hayatının ilk ve son aşkıydı o. Sülüklerin kaderiydi zaten bu.. Tek aşk olabilirdi onlar için.. Ölümüne.

Tekrar hatıralarına daldı. Kemeraltı'nda tutsak edildiği şişeden onu görünce nasıl da heyecanlanmıştı.. Hele çantasına girdiğinde.. O güzel kadını da, kendini de yaratan güce binlerce kez teşekkür etmişti idrakınca. Ne güzel bir başlangıçtı..

Aslında, iyi şeyler vermekti niyeti. Onlarca farklı etki aktaracaktı sevdiğinin vücuduna, hayatına.. Ama nihayetinde o bir sülüktü.. Ne kadar sevilebilirdi ki? Bir ısırığı hatırlandı sonunda.. Ve sevdiğinin sürekli kirli kanına muhatap oldu o ısırığın ardından hiç ses etmeden.. Olsundu, dayanabildiği kadar içecekti, ses çıkarmayacaktı. Sevdiğinden gelen herşeye razıydı. Dayandı, dayandı -ama sabır göstermek manasına değildi dayanması-. Bir yerde bitti. Sülüğün kaderi, düşmekti.

Halbuki iyi şeyler vermekti niyeti. Doğası buydu.. Ama bunları düşünmek için, konuşmak için çok geçti.. "Lanet olsun"larla, "Bir daha mı"larla atıldı sokağa..

Gerçi, son nefesini verirken çok huzurluydu. Aradığı aşkı bulabilmişti kısa hayatında. Belki kimsenin önemsemediği, önemsemeyeceği.. Komik bulacağı.

Bir sülük aşkı.. Sülük kapasitesince bir aşk.

GökhanKırdar-ÜstümeBasıpGeçme.mp3
"Kadın erkeğin gelincik çiçeğidir" diyor Peygamberimiz. "Kitab-ı Aşk"ta gelincik çiçeğinin çok zarif ve narin bir çiçek olduğunu bir kez daha hatırlatmakta İskender Pala.. Dalından koparıldığında bir kaç dakika içinde parlaklığını, canlılığını, güzelliğini yitirmektedir bu çiçek.. En küçük hoyrat muamele ve sarsıntıda yara alıp zedelenmekte..

Evet, Peygamberimiz kadını bu çiçeğe benzetmekte. Kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü bir dönemde.

Doğada kendi kendine yetişmesinin özgürlüğünü, kırlarda alabildiğince yayılmasının neşesini, o narinliğinin, zarifliğinin, inceliğinin verdiği güzelliği ve kırmızı renginin asaletini paylaşabilmeyi istiyorsak, üzerine titrenilmesi gereken bir çiçek kadın..

Peygamberimizin sözünden sonra ne söylenebilir ki.. Bir daha bir gelincik çiçeğini zedelemek nasip olmasın..

Metin&KemalKahraman-Ferfecir.mp3
Sülük hayvanı :), antik çağlardan beri tedavi amaçlı kullanılmaktadır. Kanını emdiği kişinin vücuduna 100'e yakın biyoaktif madde enjekte eden sülük vücutta ilk bırakıldığı yerde değil, kendi tespitine uygun mahalde bu yeteneğini sergilemektedir. Salgılamış olduğu maddelerin bir kısmı kanın pıhtılaşmasını engellerken, bir kısmı oluşmuş pıhtıları eritmekte, birkaçı ağrı kesici özellikler sergilemekte, bir bölümü de kan basıncını dengelemektedir. Tedavinin antidepresan, antibakteriyel, antioksidan etkinliği de tıbbi çalışmalarla ortaya konulmuştur.. Sadece Almanya'da 300'ü aşkın Hirudoterapi Kliniği varken, yalnızca Avrupa'da yılda 100 milyon sülük tedavi amaçlı kullanılmaktadır.. 2004 yılında Amerikan İlaç ve Gıda Dairesi (FDA) sülük tedavisini akretide edip eczanelerde satılmasına izin vermiştir.. Teknik bilgi bu kadar :). Vücuttaki kirli kanı emdikten sonra, kendisini bırakan ve bir daha kullanılmayacak ve belki de imha edilecek olan sülük için ileriki yazılarda neler yazabiliriz bir bakalım :p.
Önceki yazılarda "Teksas yöresi" müziklerinden bahsedince, değişik tâbiiyetlerden bir grup gencin oluşturduğu DEBU grubuna da yer vermeden geçmek olmazdı.. Teksas'ta bir araya gelmiş olan bu çocukların ortak özelliği din olarak "İslamiyet"i seçmiş olmaları.. Farklı farklı dillerde şarkı söylüyorlar.. Türkçe bir şarkılarını rapidshare linkinden indirebilirsiniz. Artık yaşamlarını Endonezya'da sürdüren "DEBU ailesi"ni daha da çok sevmek için videolarını izlemenizi tavsiye ederim..

DEBU-Sarayda.mp3

Blade bir mi iki mi, hatırlamıyorum. Bir baş vampir var. Vampirlik mesleğinin başlarında daha. Hatta sonraları diğer baba vampirleri filan halledip bir takım atraksiyonlara girecektir. Evet, bu vampir genç bir ara sokakta Blade ile karşılaşır. Gündüz vakti, artık krem mi sürmüştü neydi, gündüz de çıkmıştı dışarı. Neyse, vampirimiz gençti fakat bilge bir kişilikti, Blade'i görünce onu aydınlatmak istedi; "Kardeşim, bitkileri hayvanlar yer, hayvanları insan yer, insanları da biz yeriz, böylelikle bir gelişim döngüsü kurulmuş olur, bunda nasıl bir terslik görüyorsun ki bizimle uğraşıyorsun?" dedi.

Gerçi Blade'in vampiri tam da dinleyemediği -o sırada yere düşmek üzere olan bir çocuğu mu tutmaya çalışıyordu neydi- sonradan göstereceği fevri tavırlarından anlaşılacaktı. Blade'in kafası anlatılanlara basmamıştı. Halbuki olayı çözmüş olan bir grup insan da vardı Blade filminde. Onlar sürekli kendilerini ısırttırmak isterlerdi. Bir üst seviyeye çıkmak, üstün insan -vampir- olmak isterlerdi bu insanlar. Gerçi vampir kardeşlerimiz de ısırmazlardı genellikle bunları. Demek ki tam pişmemişti o arkadaşlar herhalde. Neyse...

İnsan yetiştirmek, tarih boyunca büyük medeniyetlerin önemli bir çalışma alanı oldu. Toplumu oluşturan bireylerin “insan” denilebilecek kıvama gelmesi için uğraşıldı. Ham olmamalı idi bu bireyler, çiğ olmamalı idi. Hayat içinde pişirilmeli ve değişik lezzetler taşımalıydılar, kendilerini tadana keyif vermeliydiler.

Bu medeniyetler aynı zamanda engin yemek kültürlerine de sahiptiler. Önce yemek pişirmeyi mi öğrenmişlerdi, yoksa insan pişirmeyi mi öğrenmişlerdi bilinmez. Her ikisi de aynı şeydi aslında. Bir besin döngüsünün farklı seviyelerdeki halkaları idi. Yemek yapmak ile insan yetiştirmek aynı şey idi. İkisi de yenilecek lezzette olsun diye uğraşılırdı.

İşin önemli yanı, bu besin zincirinde, bir üst yapıya terfi etmeyi başaran sınıf atlamış olurdu. Bitkiler hayvanlara yem olup, onun madde yapısında yer almak, hayvan olmak isterdi, hayvanlar, insan. İnsanları ise kim yerdi kısmını tasavvufi konulara ilgi duyanlara bırakıp “slow food” olmamız dileğiyle yazıya son veriyorum.
Ebru sanatına başlangıcım Nuri Pınar abimle.. On yıl öncesi.. "Ruhunu suya yansıtabilirsen ebru yapmış olursun" demişti Pınar abi.

Ruhumu suya yansıtma arayışıyla on yıl geçmiş.. Fazlası var, eksiği yok. Bu gece Alsancak'ta gördüm Pınar abimi.. Sarıldık. Oturduk bir yere.. Çay, sohbet, hatıralar..

"Ebru teknesi" ile epey bir sahillerde dolaşmıştık o zamanlar.. Bir yandan Pınar abinin üflediği "ney"in sesi.. Arada bir sahilden uzaklaşmalar.. Yılların geçmesi.. Yavaş yavaş engin denizlere çıkılan yolculuklar, teknenin rüzgarda ceviz kabuğu misali savrulması. Acılar, sıkıntılar, özlemler, kavuşamamazlıklar, aşklar.. Tekneye fırlatılan renkler.. Denizin dalgaları..

Evet, on yılım ebru yaparak geçmiş..

Meğer tekne benmişim, dalgalar da, ruhumun tekneye sahip çıkmasını sağlatabilmek için gereken vasıtalarmış.

Ve en başta da zaten suya yansıyacak bir ruhum bile yokmuş.. Ebru, ruhumu bulma yolculuğum imiş.

AhmetAslan-TanımadığımTen.mp3
"Su üzerine yazı"dır ebru... Yok olmanın, iz bırakmamanın sanatıdır. Varlık, şöhret peşinde olmamanın... Bütün sanatlar şöhrete koşarken, ebru sadece yardımcıdır onlara. Bu görevi olmasaydı kağıtla da bir araya gelmezdi..

Hat sanatının, minyatürlerin, ciltlerini süslediği kitapların yükselmelerine vesile olur ebru. Destek olur onlara.. Ama hep arka planda kalarak. Tanınmadan.. Bilinmeden..

Tarihsel olarak da aynı "garib"liği yaşamıştır. Hatta son yüzyılımıza, birkaç kişinin onu canlı tutma çabaları sayesinde ulaşabilmiştir. Özellikle Necmettin Okyay.. Sonra Mustafa Düzgünman. Allah rahmet eylesin her ikisine de.

Evet.. Garibdir ebru..
Ve.. Ne mutlu garib olanlara.

BülentOrtaçgil-EylülAkşamı.mp3
(Uykusuz gecelerimin yoldaşı)
Teksas & Meksika müziklerine "Tejano Music" veya "Tex-Mex Music" deniliyor.. Aslında mutfaklarına da Tex-Mex diyorlar ya. Hatta İzmir'de Selway Outlet karşısında bu kapsamda ve isimde bir restoran vardır.. Neyse, konumuza dönelim, bir şarkısını sizlerle paylaşacağım, Meksikalı bir çiftin kızları olan Selena Quintanilla "Tejano Kraliçesi" olarak tanınmış kısa yaşamında.

1995 yılında 24 yaşında iken öldürülen şarkıcının hayatı, Jennifer Lopez'in başrolünü oynadığı bir film ile sinemaya da yansımıştı.

O tarihlerde Teksas valisi olan George Bush tarafından, kendisi için bir anma gününün de takvimlere yerleştirilmiş olduğunu okuduğum şarkıcının, Meksikalı Madonna olarak da tanımlandığını söyleyerek yazıyı bitirelim..

Selena-ComoLaFlor.mp3
Kimse ülkesine Meksikalı sokmazken, "Mutluluk Arayanlar" Meksika müziğine kapılarını açar sevgili okuyucularım.. Aslında müzik hispanik olmasına rağmen, grup Amerikanya'dan.. Evet, Kaliforniya eyaletinin Meksika sınırındaki bir kasabasından adını almış olan Calexico.. Trompet, gitar, akordeon.. Daha ne olsun. Kaçırmayın..

Calexico-MinasDeCobre.mp3
Calexico-ElPicador.mp3
Calexico-Gypsy'sCurse.mp3
Mevlana, Şems-i Tebrizi'den ayrıldığı zaman inanılmaz acılar çeker ve ondan haber getirenlere hediyeler verir. Bir gün sarhoşun biri "Şems-i Tebrizi'yi Bağdat'ta gördüm" der. Mevlana sırtındaki kaftanı çıkarır ve ona hediye eder. Yanındakiler gelirler: "Aman efendim, ne yaptınız? O, sarhoşun tekidir. Onun Şems-i Tebrizi'yi görmesi imkansız. Bütün gün ayyaş ayyaş dolaşır. Yalan söylüyor." Mevlana tebessüm ederek "Biliyorum" der. "Onun, bırakın Şems'i görmeyi, Bağdat'a da gidemeyeceğini biliyorum."

"Ben o kaftanı onun yalanına verdim.
Eğer gerçek olsaydı, canımı verirdim."

İlkayAkkaya-DüşürdünAşkınNarına.mp3
SümeyraÇakır-DüşürdünAşkınNarına.mp3
Thoreau, ABD'nin Meksika'ya karşı yürüttüğü emperyalist savaş sırasında konan nüfus başına vergiyi "ödediği dolar bir adam öldürmek üzere, başka bir adam veya tüfek satın almaya yaramasın" gerekçesiyle vermeyi reddedince bir gece hapiste yattı.

Kendisinden ondört yaş büyük olan ve bir çok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Ralph Waldo Emerson telâşla arkadaşını görmek üzere onun hücresine girdiğinde aralarında şöyle bir konuşmanın cereyan ettiği anlatılır;

– Henry, neden buradasın?
– Waldo, sen neden burada değilsin?

SezenAksu-BenSendeTutukluKaldım.mp3
Ebru yaparken, boyanın kitre üzerinde dağılışını ayarlamak için öd katarsınız boyaya. Sığır ödü.. Koklayanınız var mı bilmem.. Dayanmak kolay değil. Ciddi ciddi mezbahadan, sığır ödü alırsınız. Boyayı onunla seyreltirsiniz.. O muhteşem sanatın ardında öd vardır.

Yani.. Her güzelde bir çirkinlik olabilir, her çirkinde bir güzellik.

Seven, çirkinde bile güzellik bulur, sevmeyen ise güzelde çirkinlik bulur.

SibelGürsoy-BeniDüşün.mp3
Çocuk doğduğunda, ilk süt emişi nasıl bir mutluluktur anne baba için kimbilir.. Sindirim sistemine giden o ilk besin.. Mikroorganizmaların sütü parçalamaları.. İlk gaz çıkartmalar. Sonra, bebeğin kakasını yapması. Hele bir yapmasın.. Yapamasın. Çok ciddi problem, hemen tıbbi çözümler aramak lazım. Neyse, sorun çözüldüğünde, kimbilir anne baba nasıl sevinir. Çocuğumuz kakasını yaptı diye..

Yani.. Sembolik bir açıklama olacak biraz ama, büyük bir insan için olumlu değerlendiremeyeceğimiz bir davranış, bir bebek tarafından yapılınca mutluluk verici kabul edilmekte, hatta yapıl(a)maması problem olmakta.

Acaba, hayatımızdaki insanlara yetişkin oldukları zannıyla bakmasak mı biraz? Hani içimizde çocuk vardı, Doğan Cüceloğluydu, Üstün Dökmendi?
Geleneksel ebru yapımı bir ritüel.. Gül dalına, at kuyruğundan kestiğin kılları bağla, fırça yap. Toprağı ezerek oluşturduğun boyayı fırçana al.. Hayatı oluşturan suya fırlat.

İnsan bir damla boyadan yaratıldı.

Ebru...

İnsan olma süreci. Topraktan bitkiye, bitkiden hayvana, hayvandan insana evrimleşme süreci.

ZülfüLivaneli-SevdalıBaşım.mp3
"Geven".. Yabani bir bitki bu.. Dikensi. Yaramazdı bir işe.

Ama.. Biri gelip göğsüne bir çizik atarsa. Bir de üzerinden zaman geçerse. Kanar o yarası. Özsuyu akar ordan. O özsuyu toplanır.. Suda eritilir. Artık ebruyu taşıyan su olmuştur. Kitre olmuştur yani. Dikendi. Ebruyu taşıyamazdı.

Eridi
yok oldu
kitre oldu.

Sonunda da ebru oldu.

Teoman-SerserimBenim.mp3
Gül dalından yapılmış fırçadan ayrılığın etkisi ile bir damla gözyaşı haline gelen boya, birazdan da suya çarpacak ve tümden dağılacaktı.. Son anlarını gül dalını düşünerek geçirdi. Kısa beraberliği, hayatının en anlamlı zamanı olarak kalacaktı.

"Güle yakın olan diken, gülden sayılır" der Hazreti Mevlana..

Suya doğru hızla ilerlemekte olan boya damlası bu sözü hatırlamıştı. Güle kendini ne kadar yakın hissettiğini, bu nedenle suda bırakacağı izi düşündü.. Gülümsedi.

Ve kendini huzur içinde sulara bıraktı...

Yaşar-YaprağınKaderiDüşmekmiş.mp3
Etnik müzik dinlerken, haliyle ne kadar "etnik" olduğunu da sorguluyor insan. Bir ara Mali müziği örnekleri verirken Afrika kıtasında Fransızca konuşan ülkeleri araştırmak lazım demiştim.. Biraz vaktim oldu, oturdum resmi dili "sadece" Fransızca olan 11 Afrika ülkesi saydım.. Sadece İngilizce'nin resmi dil olduğu 8 Afrika ülkesi ve sadece Portekizce'nin resmi dil olduğu 5 Afrika ülkesi bulunmakta. Fransızca, İngilizce, Arapça ve yerel dillerin birkaçını resmi dil kabul etmiş olan 17 ülke yer almakta kıtada.

Geriye ise, resmi dil olarak kendi dili olan Arapça'yı kullandığını gördüğüm; Fas, Cezayir, Tunus, Libya, Mısır ve yerel dillerini resmi dil kabul etmiş Etiyopya, Eritre ve Somali kalmakta.. 50 civarı Afrika ülkesinin özeti.. Bir eksik bir fazla saymış olabilirim, bilimsel çalışmalarda kaynak göstermeyiniz :).
Houria Aichi ağır geldi galiba :). Neyse, zaten daha fazla uluslararası tanınmışlığı olan Souad Massi'ye geçmenin zamanı gelmiş. Arap ve Avrupa kültürlerinin birleşimi kolay dinlenebilir, gerçekten hoş şarkılar. Mazeret yok yani :). Sırada bir güzel kadın.. Souad Massi.

SouadMassi-EchEdani.mp3
SouadMassi-Bladi.mp3
SouadMassi-MeskEli.mp3

Üç beş gün daha sürer kış yağmurları
Üç beş ay daha bahar kapında, ne olur kapatma perdeleri
Üç beş yıl daha yaz gelmez, güneş doğmaz bu ülkeye
Sonra, tekrar mevsimler normal seyrinde..

ÖzdemirErdoğan-ElifDedimBeDedim.mp3
Yeknesak bir tempo.. Ağırlıklı dini temalar. Gerçekten de etnik müzik bu olsa gerek. Tam çöl müziği. Houria Aichi. Şarkılar fotoğraftaki "Hawa" albümünden değil, yanlış anlaşılmasın. Son söz.. Mutlaka deneyin..

HouriaAichi-PartisansSong.mp3
HouriaAichi-LaEllahaİllalah.mp3
HouriaAichi-ElFaidhane.mp3
...
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep hep yeniden başlamak isterim.

- Özdemir Asaf
Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

- Mevlana

SezenAksu-YeniliğeDoğru.mp3
Hadi gel, doğduğun gibi gel
Hadi gel, doğduğun gibi gel
Her şeyden, her şeyden, her şeyden
Arınıp gel

BulutsuzlukÖzlemi-DoğduğunGibi.mp3

Afganistan sevdamız devam ediyor, sırada Farhad Darya var.. Pop müziğe daha yakın, Afganistan dışında da tanınan bir sanatçı Farhad Darya. Seveceğinizi zannediyorum. En azından 2008 yılında çıkardığı HA albümüyle aynı isimdeki şarkıyı bir deneyin.

FarhadDarya-HA.mp3
FarhadDarya-Khosham.mp3
FarhadDarya-Babulal.mp3
TRT Avaz Türkçe, Kazakça, Kırgızca, Azerbaycan Türkçesi, Özbekçe ve Türkmence dillerinin konuşulduğu coğrafyada yer alan izleyicilerle buluşuyor.

TRT’nin Türk dünyası için hazırladığı yeni kanalın kapsamında Çin Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Afganistan, Rusya Federasyonu, Ukrayna, Moldova, Gürcistan, Suriye, Irak, İran, Bulgaristan, Yunanistan, Balkan ülkeleri ve Doğu Avrupa ülkelerinin tamamı yer alacak.
Mali müziği.. Salif Keita, Issa Bagayogo, Amadou & Mariam.. Benim bildiklerim. Fotoğraftaki Amadou ve Mariam ikilisinin şarkıları çoğunlukla Fransızca. Bir ara hangi Afrika ülkelerinin resmi dilinin Fransızca olduğunu da araştırmak lazım.

SalifKeita-Folon.mp3
IssaBagayogo-Toroya.mp3
Amadou&Mariam-JePenseAToi.mp3
Kış bittiyse eğer,

Hayata kattığı beyazlığı, saflığı, sadeliği özlenecek bir müddet,

Güneşin geç mi doğmuş olmasının erken batmasına sebep olduğu sorusu ise hep akılda .....

YavuzÇetin-SadeceSeninOlmak.mp3
Senegal müziği denilince ilk akla gelen Youssou N'Dour. 7 Seconds şarkısı bir dönem oldukça tutulmuştu. Ben ise sizlere fotoğrafını gördüğünüz Cheikh Lo ve bir başka Senegalli Ismael Lo'nun şarkılarını öneriyorum. Erdal Efe'nin kulakları çınlasın.


CheikhLo-Zikroulahi.mp3
IsmaelLo-InchaAllah.mp3
IsmaelLo-Baykat.mp3
Yaz bittiyse eğer,

Sonbaharın getirdiği yağmur damlaları olacak bir müddet, güneşin artık ısıtmadığı yanaklarımda..

Sahilde kalan ayak izleri ise dalgalara hala direnmekte.

YavuzÇetin-Sahil.mp3
2005 yılında bir "Maria Puder" yazısı, bir de "Değirmen" öyküsü yer almış blogda. Son günlerde Sabahattin Ali'yi sevdiğimi hatırladım tekrar. Edip Akbayram'dan "Aldırma gönül"ü mü dinlemiştim, Sezen Aksu'nun "Benim meskenim dağlardır dağlar" şarkısı mı çalınmıştı bir yerde kulağıma, yoksa Zülfü Livaneli'nin "Leylim ley"i mi?

Benim gönlüm doğuşundan deliydi
Başka dünyaların şaşkın seliydi
Bunun böyle olacağı belliydi
Her şey biter sel yerine döndü mü

Dünya durmaz, bahar olur, kış olur
Belki senin gözün yaş olur
Ben garibim, benim gönlüm hoş olur
Sevdiklerim ayda yılda andı mı

Yıldız olur sana ışık tutarım
Bülbül olur pencerende öterim
Yer altında belki rahat yatarım
Yer üstünde çektiklerim dindi mi
Gül dalından yapılmış fırça boyayı suyun üzerine bıraktığında varlık alemine bir adım daha yaklaşmıştı boya. Topraktan alınıp ezile ezile hazırlanmıştı bu ana. Topraktan, yokluktan. Varlığa, mükemmel bir ebrunun dokularına.

Her ebrunun ayrı bir şekli vardı. Daha önce yapılmamış, bir daha yapılmayacak. Hiç düşünür müydü toprak, kendindeki sadelikten ebrudaki ihtişam çıkacak?

Ebru.. Özündeki sadelik, samimiyetle, cismindeki güzelliğin birlikteliği.
Şerif Muhiddin Targan'a devam.. Peygamberimizin soyundan, son Mekke emiri Şerif Ali Haydar Paşa'nın oğlu. Osmanlı modernleşmesinin enteresan bir örneği de aslında. Gündüzleri viyolonsel dersleri alıp geceleri gizli gizli ud çalması kendi hatıratından bulunup okunmalı. Bir yandan da aşağıdaki muhteşem eser dinlenmeli. Işıklar da kapatılsın tabii..

SerifMuhiddinTargan-FerahfezaTaksim&SazSemaisi.mp3
"Arka arkaya bakma, ilk bakış senin hakkındır, fakat diğer bakışlar senin değildir."

hadisini şöyle mi düşünsek;

İlk bakış bizim (insanın) hakkımız olsa, yani insan olmak istiyorsan sadece ilk bakış hakkın olsa.. Her şeye her zaman ilk kez bakıyor olsan. Bir takım şartlanmışlıklarla tekrar tekrar aynı şeyi görüyor olduğunu düşünmesen. Hayatın her an değişim içinde olduğunu bilsen.
Annemiz, babamız, sevgilimiz her gördüğümüzde yeni tanıdığımız biri olsa, yepyeni olsa, tertemiz olsa (olaylarla, kızgınlıklarla, kırgınlıklarla kirletmiş olmasak) dediğimizde, cennette yaşayanlara tertemiz eşler vaad edilmesinin (ayet) muhatabı mı olmaktayız?

Bilincimizin cennet boyutu, kendimize tertemiz eşler, arkadaşlar, mekanlar, zamanlar seçtiğimizde mi oluşmakta? Cehennem hayatını oluşturan günahlar, yükler (önyargılar, şartlanmışlıklar, kişisel her türlü tanımlamalar) bizim kendi ateşimiz mi acaba?
Yıllar sonra gördüğümüz bir arkadaşımızı, onu gördüğümüz anda canlanan hatıralar ve onun hakkında oluşturmuş olduğumuz intiba doğrultusunda değerlendirmesek? Değerlendirmeyebilsek yani. O bizim için yepyeni birisi olsa..

Annemiz, babamız, sevgilimiz her gördüğümüzde yeni tanıdığımız biri olsa, yepyeni olsa, tertemiz olsa?
Şerif Muhiddin Targan (1892-1967).. Ud icrasında ekol olmuş önemli bir isim. Hatta ud tarihinde "Şerif Muhiddin'den önce/sonra" ayrımı var.. Araplar tarafından "Udun Rabbi" olarak adlandırılmış. Bağdat konservatuarının kurucusu. 8 yıl süren New York yaşamında dönemin önde gelen eleştirmenlerinin Paganini ile karşılaştırdıkları kişi. Safiye Ayla'nın eşi.

SerifMuhiddinTargan-Kapris.mp3
SerifMuhiddinTargan-KoşanCocuk.mp3
Cennetten bir bahçe idi sanki kafesin içi.. Kafes dense de, ucu bucağı yok lakin. Günlerce, aylarca uç, sonu sınırı yok. Güzel olan da bu değil mi, kafestesin aslında ama, kafesten haberin yok.

Bu güzellikleri paylaşan ise iki tane kuş olmalı. Birisi Zümrüd-ü Anka. Diğeri ise Allah'ın yarattığı binbir güzel kuştan biri. Fakat, çıkmış olan son yangında Zümrüd-ü Anka kuşu yine kaderine yenik düşmüşse, bir kül yığını haricinde bir bakiye kalmamışsa kendisinden geriye. Kafes de, Zümrüd-ü Anka'ya inat, her yangın öncesindeki gibi iyice daralmışsa...

Anka tekrar küllerinden doğacak. Kafes tekrar cennet bahçelerinden bir bahçe. Eksik olan, bir beyaz güvercinin kanat çırpışı.
Ankara-Eskişehir arasını 1 saat 15 dakikaya indirecek hızlı tren, 2009 şubat ayında insanlı test sürüşüne başlayacak. Altyapısı tamamlanan Ankara-Konya hızlı tren hattı da 2010 yılının sonunda hizmete girecek. Ankara-İstanbul, Ankara-Sivas hızlı tren projelerinin de yapımına devam edilmesi ve önümüzdeki yıl Halkalı-Bulgaristan hızlı tren projesine işlerlik kazandırılması öngörülüyor. Tüm projelerin tamamlanmasının ardından Kırklareli'nden, İstanbul, Ankara, Kars, Adana, Antalya, İzmir, Eskişehir, Afyonkarahisar, Konya ve Kayseri'ye hızlı trenle ulaşmanın mümkün olacağını vurgulayan Ulaştırma Bakanlığı Demiryollar, Limanlar ve Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürü Ahmet Arslan, "Hızlı tren projelerine her yıl yaklaşık 2 milyar dolar ödenek ayrılıyor. Hedefimiz Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'te tüm bu demiryollarını hizmete sokmak" diye konuştu.
Eski Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddesine göre 25 Temmuz 1951'de Türk vatandaşlığından çıkarılmış olan Nazım Hikmet'in tekrar Türk vatandaşlığına dönmesine imkan veren bir Bakanlar Kurulu kararı imzaya açılmış ve tamamlanmıştır.


En güzel günlerimiz
Henüz yaşamadıklarımız..
Türk Hava Yolları küresel krize rağmen, 2008 cirosunu % 23 artışla 4,5 milyar dolara yükseltti. Halen 116 uçağı bulunan THY, 2008 yılının son aylarında ise 105 uçak siparişi daha vererek krizden fayda sağlamayı başarabilecek maddi güce sahip olduğunu göstermişti.

22 Aralık 2008 tarihinde yapılan açıklamada ise THY'nin Bosna Hava Yollarına % 49 hisse ile iştirak ettiği bildirilmekteydi.
İki kız kardeş, Mahsa ve Marjan. Haleili isimli parçanın da yer aldığı "Songs from a Persian Garden" albümleri İran'da oldukça tutulmuş.

İkinci parça ise birkaç ay önce çıkmış "I Am Eve" albümünden..


Mahsa&MarjanVahdat-Haleili.mp3

Mahsa&MarjanVahdat-Navai.mp3

Avrupa’nın en büyük tur operatörlerinden TUI’nin misafir memnuniyeti anketiyle belirlediği dünyanın en iyi 100 oteli arasında 17 Türk oteli de yer aldı.

Sıralamaya giren oteller

"Amara Beach Resort (Side-Antalya), Barut Club Hotel Hemera (Side-Antalya), Barut Hotel Lara Resort Spa & Suites (Lara-Antalya), Cornelia de Luxe Resort (Belek-Antalya), Gloria Serenity Resort (Belek-Antalya), Hotel Delphin Deluxe Resort (Alanya-Antalya), Hotel Delphin Palace (Lara-Antalya), Hotel Marmaris Park (İçmeler-Marmaris-Muğla), Hotel Melas Resort (Side-Antalya), Hotel Papillon Ayscha (Belek-Antalya), Hotel Papillon Zeugma (Belek-Antalya), Hotel Yetkin (Alanya-Antalya), Iber Otel Sarigerme Park (Sarigerme-Muğla), Magic Life Kemer Imperial (Kemer-Antalya), Robinson Club (Çamyuva-Kemer), Antalya Robinson Club Nobilis (Belek-Antalya), Robinson Club Pamfilya (Side-Antalya)".